O kadar çalınmış ki bazı hayaller benden,
yeteri kadar duyarlı olamıyorum ve gittikçe daha fazla öğreniyorum gizlemeyi. Gizliyorum hayallerimi, isteklerimi yavaşça. Ayrıntısıyla kurduğum düşlere ait cümleler törpüleniyor çünkü çalınıyor benden beklediklerim. Beklenen şey gelmezmiş, o zaman gelen beklediğimiz olmazdı ki?
Kırıyorsunuz, o kırıklar sizi
kesince ah canım yandı diyorsunuz. Kırılan birinin beni kırmasını doğal karşılayabilirim bu yüzden. Ama ah bu ben derken yaramı görüp üzülmemek de elde değil. Sen beni tanımazsın severim söylemem demek istiyorum ama birçok şey var zaten. Sen beni tanımazsın, beynimi açıp görsen her an aklımdan geçen cümleleri bilsen ona sarılırdın demek daha doğru olur.
Çok savaşır oldum. Beynimden geçenlerin beni ele geçirmesine izin verdim. Bir insan düşüncesini nasıl durdururdu ki? Her şey bir bir hiçbir şey olurken
sadece bakıp izlemenin verdiği o derin acıyı duyarken yitirdim barışçı ruhumu. Her şey dediğim şeyler benim her şeyim. Eylülden beri tutunduğum dallar... Bu yüzden wake me up when september ends sevdiğim bir şarkı oldu yeniden sanırım. Bakışlar, sözler, davranışlar... Yıkılan duvarlar... Özlemim... Hiç bitmeyen.
Yaşarken ya da ölüme hiç yoktan gelir misin? İnsanlar tuhaf aslında. Bir
şeyleri yaparken neden yaptıklarını bazen kendilerine de itiraf etmiyorlar. Belki bundandır kafamın örümcek ağlarıyla dolup taştığını kendime itiraf edememem. Peki, sizde hiç değişiklik yok mu? Ben paranoya mı yapıyorum? Beynim patlıyor, anlamıyor musunuz? Hatırladığım şeyler kafamı zorluyor, çok fazlalar ve canım yanıyor. Üzülmedim, merak etme alışığım bunlara. Her gözyaşıma kefilim senin için akıyorsa
Kirli çamaşırlarımı yanımda
taşıyorum, içimde değil. Evet, masum değilim. Hiçbir zaman bir melek olduğuma inanamadım. Herkes kadar içinde kötülük barındırabilen biriyim sanırım. Ama görünürde nefes alıyor gibiyim. Kötülüğümde kötü niyet taşımıyorum aslında, sadece çok can kırıklarım var. Bu yüzden kimseye kızgın kalamamam. Onların da can kırıkları var. Kötü olmayan birinin içindeki bu can kırıklarının açtığı yaralar yüzünden o kişiyi bırakamam. Yapamam ben.
Anlatılacak çok şey var, en az
yaşanılacak kadar.
Paylaşamıyorum, anlatamıyorum. Kendime bile düzgün cümleler kuramıyorum. Ateştir bu iyi bilir yakmayı
İzleri görüp tekrarlamamalıyım.
Bul beni.
Biri beni kandırmaya çalıştığında
dürüst olmadığı süre kadar salakmışım gibi davrandığı için kendimi kaybolmuş buluyorum. Ama ben hemen unuturum ki. En sevdiğim öyle demişti bana. " Kırılsan darılsan da çocuk gibi hemen kandırılıp barışıyorsun bu çok
güzel"
Biriyle ne kadar yakın olmaya başlarsanız
genellikle sizi ya o kadar ağır suçlar ya da o kadar az. Bazen ikisi birden olur ve asıl şaşırtıcı olan da budur. Bir küçük sözün silip attığı aylar vardır. Bir küçük çikolata ya da şekerin mutluluğu yaşartır gözünü, şaşkınlıktan dilin tutulur.
Hiçbir şeyi olmamış gibi
düşünemezsin. Bilinçaltı var ya o çok sinsi, o tutar aklında. İşte bu yüzdendir iyi şeyleri unutmamam. Bilinçaltıma yenilmeyeceğim.
Çünkü...