Başak burcu kadınlarının neşesi ve karakteri İkbal'de can bulunca burçların en azından kişisel özelliklerde doğru bilgiler verdiğine inanmaya bir adım daha yaklaştım.
İkbal'e bir şey danışmak, özelini açmak ve onun şakayla karışık ciddi ve anlamlı yorumlarını okumak, dinlemek bana nasıl yanımızda olmadığı halde birinin bu kadar yakın olabildiğini düşündürdü. Ben Bostancı sahilde çimenlerde yatmış bu yazıyı yazarken İkbal İzmir'de. Bu size de çok ilginç gelmiyor mu?
Spiders çalıyor, şimdi biraz ara vermeliyim :) Şarkı bitince düşündüğüm şey yaşlanınca da (eğer yaşlanacak kadar yaşarsam) bu şarkıları hâlâ dinliyor olacağımdı. Bu da çok ilginç. İlk günkü hevesle kim bilir kaç kez yıllar öncesinin şarkılarını dinliyoruz. Fahrenheit 451 gerçek olmadığı müddetçe yaşamaya devam edecek bu imza atılanlar. Gerçi o bile gerçek olsa bulunur ya ezberleyen birileri...
Bu bana İkbal'in İş Bankası Yayınları'nın klasiklerini okumasını anımsatıyor. :)
Görsel parklarda çimenlerde oturmak yasakmış bu arada. Kamu binalarının duvarlarında da oturmak görüntü kirliliği yarattığından yasakmış. Bu tarz şeyler söyleyen güvenliklerle ters konuşmamı onaylayacak ilk kişidir eminim İkbal. Ulaşım ücretsiz olduğunda otobüslerde görsel, işitsel, kokusal şiddet yaşarken herkes memnundu. Aynı şekilde mitingler için kamu araçları kullanılıp seferler azaltıldığında da en fazla yanındaki kişiye yakındığı gibi insanların. Bari elinize kaleminizi alın yazın bir şeyler. "Paslı kulakları açmak için yüksek sesli haykırış gerekir."
Konudan sapmaya başladığıma göre yine bir şeylere sinirlenip cadılaştım demektir. Şimdi İkbal'in seni yerim demesini işitir gibiyim. Kendisi fazla sevişgendir.
Yazıya tam da burada İkbal açısından son verip Cem'in gazabını üzerime çekmeden devam ediyorum. Kel gazabı. Sana not: Bu kız beni sever.

Şimdi yandın Ece. Rehberinde beni kaydettiğin önceki lakapların ve o tweetlerin intikamını alacağım şimdi. Ece kim diyecek olursanız, Ece Doğu'nun okuru. Doğu Yücel'in. Ankara'da yaşıyordu ama artık İstanbul'da okuyacak. Ece ile ilk görüşmem 2014 yılında Tüyap'ta oldu. Kalabalık içinde onu tanıdım, Twitter'dan bildiğim kadarıyla. (ve Doğu ile fotoğraflardan) Sonra ikinci görüşmemizde ben Ankara'daki söyleşiye son anda gitme kararı alıp geceyi Ece'de kalarak geçirirken buldum kendimi. Sonra bir baktım Ece burada bizde kaldı üçüncü görüşmemizde. Derken bu şekilde Ankara, İstanbul ve hatta İzmir'de görüşmeler devam etti. İkbal ile de tanıştırdım kendilerini.
Ece ile konuştuğumda hem duygusal hem eğlenceli vakit geçirebiliyorum. Bunu alenen değil çaktırmadan yaşatabildiği için biraz Doctor Who tadı alıyorum. Yine Doğu sayesinde başlayıp üç kez izlediğim dizi... Kendisinin imza atarken bir gün belki Londra'da görüşmek üzere yazması üzerine Doctor Who sevdiğim için yazdığını anlamadığım için mahcup olduğum yazarımız :)
Tatilde bir gün denizden çıkmış kumsalda uzanırken bir kadının çocuklarına seslenişini duydum. "Ece, Damla, gelin" dedi. O anda gülümsedim. Düzgünce konuşabildiğim ve kimseyle konuşmak istemediğimde alınmayıp anlayış gösteren nadir insanlardan ve her zaman iyi niyet besleyen Ece... Kafanda kurbağa var!

Heh, bir de Bengü var. Bengü Ece'nin arkadaşı olduğu için çok yakın değiliz ama o da Doğu'nun okuru ve ikisinin arkadaşlıkları da son derece ilginç. Bengü'yü severim. Ses kaydı attığında epey şaşkındım ama artık daha çok seviyorum. :)
Not: Bengü Bostancı'da sdfmsdlsmdgl