31 Ekim 2016 Pazartesi

I still feel the pain

"Ne okuyorsun?"
"Harry Potter" dedim kitabın kapağını gösterip.
"Aa, İngilizcesini oku, çok faydası olur."
"O kadar okuyabileceğimi düşünmüyorum." dedim mahcup.
"Yok, basit, okursun." dedi.

İncelikleri olan ve durgun olduğunu anladığı birini konuştururken, bunu yaparken karşısındakinin kendini kötü hissetmemesini başaran biriydi. Ne de olsa erkek annesiydi. Erkek anneleri her zaman daha temkinli yaklaşmıştır. En azından kendi gördüğüm örneklerle varıyorum bu sonuca.

Acı gereklidir demiştim bir zamanlar. Evet gerekiyorsa yaşayacağım. O yüzden hala hissediyorum. Uyandığım rüyadan sonra bunun rüya olduğuna üzülecek ve kalbim sıkışacak kadar bir acı... Ama aynı rüyadan başka bir gün uyandığımda gülümseyeceğim günler gelecek. O zaman "i awake so alone" demeyeceğim gün olacak.

Acılarım özgürlüğümü eline geçiriyor ama özgürlüğünü geri kazanacağını bilen ve sayılı saatleri kalmış bir mahkum gibiyim. Güçlü kalmaya çabalıyorum ki tekrar girmeyeyim oraya. İnsan ne yaşadığını tam anlatamaz, bu yüzden konuşmak aslında imkansızdır diyen bir kitap okumuştum. Bir kelimeye kafamızda hepimiz farklı anlamlar verirken, hepimizin hayal gücü ve bilinçaltı farklıyken elbette aynı algılayamayacaktık hiçbir şeyi. Konuşmak aslında inkansızdı ama işte bu yüzden konuşmak gerekliydi. Böyle bitiyordu kitap.

Kitapta eksik sayfalara denk gelince değiştirmek istedim, yokmuş, gelince arayacaklarmış beni. Derdimi dünyanın en önemli meselesiymiş gibi dinleyen kasiyer öyle dedi, inanıyorum.

Biraz uyudum ve geçti sayılır baş ağrım ama şimdi uyandım, o kadar yalnız uyandım ki uyuyamıyorum. Ama sorulursa cevap açık: Erken yattığım için.

Dakikalar daha çabuk geçebilirse sevinirim zaman mühendisleri. Alice'in tanıştığı Zaman olan beyfendi bi bakabilir misiniz buraya? Canım çok yanıyor ve yapabileceğim hiçbir şey yok. Ruhunuzun bir parçası olmasaydı ne hissederdiniz? Lütfen tamamlayın beni.

"Yapamayız, zamanı sizin için hızlandıramayız." dedi bir görevli gökyüzünden.
Anlıyordum onu, işinin gereğini yapıyordu. Dengeyi bozamazdı. Hele benim için, ne önemim vardı ki Doctor'u yaratanların yanında. "Anlıyorum," dedim "ben uyumayı deneyeyim öyleyse."
"İyi geceler." dedi görevli gökyüzündeki yarık kapanıp o da içinde kaybolurken.

Ümitsiz ve üzgündü biraz görevli kadın. "Keşke yapabilsem" der gibiydi. "Keşke yapabilseydin"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder